One Spring Night

 

Kore dizileri ayrı bir kategoriymiş. Bu diziyi izleyip beğendikten sonra hastası oldum. Ama tabi hepsi güzel olacak diye bir şart yok. Ben bu blogda genel olarak beğendiklerimi anlatmaya çalışacağım. One Spring Night, uzun süreli ilişkisi olan kütüphaneci bir kadınla, eczanede çalışan genç ve bekar bir babanın ilk görüşte aşkla başlayan hikayesi. Diziyi bitirdikten sonra etkisinden bir türlü çıkamadım. Bu yüzden, tanışma sahnesi gibi çok beğendiğim bazı sahneleri defalarca izledim. Bu sahnede kız konuyu kestirip atabilecekken bilerek uzatıyor, erkek de bunu fırsat bilip ikinci karşılaşmalarında kıza hemen çıkma teklif ediyor. 

Üçüncü karşılaşmalarında kız, erkek arkadaşı olduğunu, erkek de çocuğu olduğunu söylüyor. Henüz ilk bölümde birbirlerine bu kadar açık davranmaları çok değişik geldi bana. Bu bir Türk dizisi olsaydı,  bu iki önemli bilgi ağızda sakız gibi uzatılarak, büyük entrikalarla ortaya çıkardı. Bu ve benzeri sebeplerden diziyi çok gerçekçi buldum.
Tek garip gelen yer, kızın erkek arkadaşından ayrılmak konusunda yaşadığı zorluktu. Başka bir erkeğe karşı yoğun duygular beslediği ve yıpranmış bir ilişkisi olduğu halde devam etti. Tabi daha sonra erkek arkadaşının ayrıldıkları halde kıza  yapışması da tuhaftı.
K-dramaların genel özellikleri tek sezon ve kısa olmaları, konuyu gereksiz yere uzatmıyorlar. 16 bölümlük dizinin yaklaşık yarısında gelindiğinde esas kız ve erkek kavuşuyorlar ve geri kalan yarısında aşmaları gereken zorlukları birlikte aşıyorlar. Hepsi de genelde mutlu sonla bitiyor, bu da insanda tatlı bir his bırakıyor. Ben artık k-dramaları mutlu sonla biteceğini bilerek ve daha az ağlayarak izliyorum. Bir de dikkat çekilmek istenilen toplumsal sorunlar oluyor içlerinde. Mesela bu dizide başroldeki kızın kız kardeşi, kocası tarafından şiddet görüyordu. Kadının babasına ve kocasına sinir olduğumdan bu bölümleri atlayarak geçtim ama bu yan hikaye de mutlu sonla bitti. Birbirimizden bu kadar uzak yaşadığımız halde nasıl bu kadar benzer aile ve toplum yapısına sahip olduğumuzu ağzım açık izledim.
Bir de yemek meselesi var. Dizi boyunca sürekli bir yerlere gidip tıkınıp duruyorlar ve çok alkol tüketiyorlar. Mesela restoranlarda masaya gelen fokur fokur kaynayan güveci hapur hupur yiyorlar. Eti masanın ortasına getirdikleri ızgarada pişirip, değişik bir makasla keserek yiyorlar. Shot bardaklarında soju ve bol bol bira içiyorlar.
Dizinin müzikleri ayrı bir güzel, spotify'da günlerce bıkmadan dinledim. Sonuç olarak, kesinlikle tavsiye edeceğim bir dizi. 

Yorumlar